22 Haziran 2013 Cumartesi

TED


Bugün oturmuş diyordum ki ben daha bloguma yazı yazmadım, hazır cuma bitmemişken yazayım… Ancak işsizliğimden başımı alıp bir baktım ki bugün cumartesiymiş, hatta pazara çok az zaman kalmış. Yazımı adam gibi programlı geçireceğim demiştim ancak şu ana kadar kayda değer bir şey yaptığım olmadı. Olmayacak gibi de. Her neyse, bugün Ted isimli aşırı ünlü olmuş filmden bahsedeceğim.

Oyuncak ayı demişken aklınıza tatlı şeyler geliyor olabilir ancak sizi temin etmeliyim ki Ted sadece tatlı değil. Biraz sapık akıllı belki, biraz da uyuşturucu kullanıyor. Ancak en önemlisi o sadece bir oyuncak değil, o canlı bir oyuncak. Küçük John Bennett’in yılbaşı dileğiyle canlanan Ted, John’un en iyi arkadaşı haline geliyor. Aynı zamanda bir süre ünlü oluyor ki filmin bu özelliğini sevdim. Genelde filmlerde bütün bir kasaba uçsa bile insanlar fark etmiyor ancak Ted’de böyle bir saçmalık yok en azından. Gerçi oyuncak ayının canlanmasına ne kadar mantıklı diyebilirsiniz ama orası ayrı.

John Bennett’i Mark Wahlberg canlandırıyor. John büyürken Ted de büyüyor ancak bir süre sonra John’u kötü alışkanlıklara çeken kişi Ted oluyor. John sonunda kız arkadaşı için değişmeye karar vermişken Ted onu sürekli engelliyor, istemeden olsa bile. John belki de bu hikayenin sonunda büyümeyi öğreniyor ve kız arkadaşının beklentilerine ayak uydurabiliyor. “Bros before hoes.” durumu yaşıyor ancak filmin sonunda bunu dengeleyebiliyor. Zaten bütün film de bunun üzerinden gidiyor.

John’un kız arkadaşını Mila Kunis’ten başkası canlandırmıyor tabi ki de. Hayatımda unutmayacağım şeylerden biri kesinlike Mila Kunis’in “There is a shit on my floor.” diye bağırmasıdır. Her zamanki mükemmeliğiyle yine bir kız arkadaş rolündeydi. Mila Kunis’in her filmini izledim diyemem ancak şu ana kadar izlediklerimden sadece birinde birinin kız arkadaşı değildi, o film de Black Swan’dı. Gerçi bununla bir sorunum yok da söyleyeyim istedim.

Filme adını veren karakteri ise Seth MacFarlane seslendiriyor. MacFarlane hem senaryoyu yazmış hem de yönetmiş. Karakterin üzerinden pek gitmek istemiyorum burada, o yüzden senaryo üzerinden gitmek daha iyi olur. Herkes Ted için mükemmel, çok komik diyordu ancak şöyle bir olay var: Film çok komik falan değil. Normal bir film. Güldürüyor ancak üzemiyor çünkü Ted’le o kadar derin bir ilişki asla kurulmuyor. Mila Kunis’in karakteri Lori “rahatsız edici ve kankaların arasına giren kız” rolünden çıkmaya çalışıyor ancak rahatsız edici ve kankaların arasına giren kız olarak kalıyor. John’a gelirsek… John her şeyi düzeltmeye çalışırken daha rezil eden karakter oluyor.

Peki Ted bir film olarak olmuş mu? Olmuş. Hollywood’un bütün beklentilerini eksiksiz olarak karşılıyor, ağzım açık izlediğim New York’da geçiyor ancak o kadar da tatmin edici bir film değil. Bu arada küçük çocuklar için uygun olmadığını belirteyim. Yine de izlenir mi? Boş zamanlarda izlenir, tıpkı benim yaptığım gibi. Bu arada Ted’i Oscar Ödül Töreni’nde sunucu olarak kullandılar ve bunun için baya uğraştılar. Ortaya çıkan görüntü ise gerçekten güzeldi.


"No matter how big a splash you make in this world whether you're Corey Feldman, Frankie Muniz, Justin Bieber or a talking teddy bear, eventually, nobody gives a shit."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder